25 Haziran 2015 Perşembe

Vesikalı Yarim - Eyüp Aktuğ


(Karanfil Fanzin'in 13. sayısında yayınlanmıştır.)

“Şeref Film Takdim Eder.”

Filmimiz İstanbul’un Koca Mustafa Paşa semtinde, Sünbülefendi Camii’nin kameranın görüş açısına girişle başlıyor. Sakin ve huzur dolu bir atmosfer bizi karşılıyor. Halil ve arkadaşları (Cemil, Fethi ve filmde ismi geçmeyen diğer arkadaşı) omuzladıkları sebzeleri Halil’in at arabasına doğru taşırlar. Bu arada belirtmek isterim, Halil’in ve babasının birlikte işledikleri bir bostan ve bostan çıkan ürünü sattıkları küçük sayılabilecek bir manav dükkanı var. Halil’in filmdeki ilk cümlesi şu oluyor: “Herkes kendi dükkanında tartsın yine. Parasını da sattıktan sonra getirip versin.” Daha ilk cümleden sezinleyebiliyorum Halil’in nasıl bir ruh yapısına sahip olduğunu. Tabi bu hissedişimdeki etken sebeplerden birisi de İzzet Günay’ı seslendiren Hayri Esen. İzzet Günay’ın duruşu, jest ve mimikleri, Hayri Esen’in ses tonu ile birleşince şu tabloyu karşımda buluyorum. Sert sayılabilecek karaktere sahip bir insan, külhanbeyi diyemesem de arkadaşları tarafından sözü dinlenir ve çevresince itibar gören birisi.

Bu dört arkadaşın bir takım ortak yönleri var. Biraz önce belirttim, birinci ortak paydamız bu dört kişinin manav olması. İkinci ortak paydamız ise eğlenceye birlikte gitmeleri. Eğlenceden kastım ise saz salonları, meyhaneler yahut seyirlik yerler. 60’larda ve 70’lerde en azından büyük şehirler için eğlence hayatı bu şekildeydi. Fakat bu eğlence hayatının pek içine girmiyor Halil. Daha sonraları anlıyoruz ki geç saatlere kadar içmişliği yok arkadaş düğünlerinin dışında… Akşama sözleşirler, Halil biraz çekingen davransa da arkadaşlarının ısrarları işe yarar ve Beyoğlu teklifini kabul eder.

- Bir büyük şişe, nevalesi benden. Fazlasına  aklım yetmez.
- O kadar da yeter zaten.
- Size bu ikramı Beyoğlu`nda yapacağım. Bıktım Ali Rıfat‘ın meyhanesinden!
- Daha masraflı olur ama, gözümüz gönlümüz açılır birazcık.

Ve Şükran Ay’ın sesi duyulur. Beyoğlu’nda bir saz salonu. Dönemin meşhur şarkılarından “Kahverengi Gözlerin”… Nihayet
içeri girer ve bir masaya otururlar. Masayı ilk ziyaret eden ise Cemile adından bir konsomatris. Kendisini tanıtır ve selam verir, kimse yüz vermez, görmezden gelirler. Halil’in arkadaşı Fethi, Cemile gittikten sonra saz salonları hakkındaki bilgisini arkadaşlarıyla paylaşır. Sanırım böylesi yerler için hayli tecrübeli dost. Sohbetin seyrini beğenmez Halil. Diğerleri ise “Halil yabancımız değil, başımız da bağlı değil.” diyerek masadan kalkarlar. Halil’in niyeti bir iki kadeh daha yuvarlayıp eve

geçmektir. Masanın hesabı için garsona döner ve el işareti yapar. Tekrar önüne döndüğünde ise “o an” gelmiş olur.  Ortamın gürültüsü giderek uzaklaşır ve her şey yavaşlar. Sadece onun sesi duyulur. Jeyan Mahfi Tözüm’ün eşsiz sesiyle...
- Bi sigara içebilir miyim, yakar mısın?
Halil, Sabiha’nın karşısında kalakalmıştır. Halil çakmağını ateşler ve Sabiha’nın sigarasını yakmak üzere, hafif titreyen ellerini ileri uzatır. Sabiha, masaya oturur oturmak şef garson teşrif buyurur. Biraz evvel aynı garsondan hesabı isteyen Halil, “Ne istiyorsa getir, masayı da temizle!” diyerek hafif şaşkın bir edayla bir taraftan Sabiha’yı izlerken diğer taraftan da garsona sipariş verir. Derken Sabiha’nın içkisi gelir ama aksilik bu ya, arka masada ilk izlenimlerime göre zengin ve itibar sahibi bir müşteri Sabiha’yı masasına sesler. Zengin adamın yanında kabadayı havasında derin ceketli ve cüsseli bir adam var. Sabiha’ya karşı da alakalı durmakta. Zengin adam ise Sabiha’nın saz salonundan arkadaşı olan Müjgan ile ilgili.
Biraz sonra, Halil’in masasına tekrar döner Sabiha. Halil’in şansızlığı ki saz salonunun bugün ki mesaisi bitmiştir, ufaktan toparlanmaya başlarlar. Sabiha’ya karşı acemice cevaplar veren Halil’in bu hali, Sabiha’yı gülümsetir. Ayrı ayrı çıkıp, köşede buluşurlar. Seyirlik bir yer bulmuşlardır sonunda. Sahnede raks eden bir kadın ve kadını seyre dalmış Sabiha. Halil’in gözleri Sabiha’nın güzelliğinde. Sabiha bu durumu fark eder ve “Beni değil onu seyret.” diyerek, Jeyan Mahfi’nin o bilindik gülümseme sesiyle cevap verir. Gün artık sökmek üzeredir.

NOT: Hazırladığımız film incelemesi 17 sayfadır. Burada tamamını paylaşmak biraz zor oldu.

FİLM İNCELEMESİNİN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.