6 Ağustos 2016 Cumartesi

Şair İdris Ekinci ile Tespih Üzerine Konuştuk - İdare Heyeti


(Karanfil Fanzin'in 20. sayısında yayınlanmıştır.)

Konuşan: İdris Ekinci
Konuşturan: İdare Heyeti

İdare Heyeti: Doksan dokuzlu ve otuz üçlü tespih arasındaki fark nedir?
İdris Ekinci: Otuz üçlü tespih namaz tespihi değildir.  Ama doksan dokuzlu tespihin bir parçası olduğu için namazdan da uzak değildir, diyebiliriz. Doksan dokuzlu tespih, tespih için tespihtir. Doksan dokuzun yeri sabittir ve bir görev icra eder. Otuz üçlü tespihin yeri yoktur. Görevi de tutturduğu kadardır.

İdare Heyeti: Amerikan malından tespih olur mu?
İdris Ekinci: Amerikan malından mal olur. Hiçbir şey olmaz.

İdare Heyeti: Tespihler ile olan alakanız ne zaman başladı?
İdris Ekinci: Eşya ile münasebetim nasıl başladıysa tespih ile de öyle başladı. Ben, benim dediğim her eşya ile farklı bir bağ kurmaya çalışırım. Yoksa eşyanın kendine has bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Sonuç olarak eşya, maddi bir yapısı olan, başı ve sonu belli olan şeyin çoğuludur. Buradan baktığımız zaman eşyaya bizim verdiğimiz anlam, mana, neyse eşya ona bürünür. Kitaplarla ve tütünle olan münasebetim doğrultusunda tespihte kendine ait bir yer edindi hayatımda. Zaman olarak söylemek gerekirse; uzun bir geçmişi var ama son üç yılda bu zirveye ulaştı. Teknik ve profesyonel bir hale dönüştü. Her tespihim hayatımda belli bir yere, belli bir noktaya tekabül eder. Her tespihimin kendine ait bir yeri var. Anlamı ve kattığı değer var. Bunları tabii ki ben kendi kendime oluşturdum. Son üç yıl diyelim, daha net olması açısından.

İdare Heyeti: Tespih koleksiyonunuz var mı? Varsa kime bırakmayı düşünüyorsunuz?
İdris Ekinci: Tespih koleksiyonum var. Kehribara karşı ilgim daha fazla. Benden sonra dünyaya ne kalır bilmiyorum. Ama tabii ki zihnimde bazı isimler var. Mesela kitaplarım hususunda kütüphanemin büyük bir kısmını söz verdiğim birisi (Mehmet Raşit) var. Onun dışında Gökhan resmi varisim olmasa bile dilediği gibi veraset davası açabilecek bir konumdadır. Eğer tespihlerimde gözü ve gönlü varsa ben Gökhan’a bırakmayı isterim.

İdare Heyeti: Ortama ve duygulara göre tespih değiştirir misiniz?
İdris Ekinci: Tabii ki; hem ortama göre tespih değiştirmeyi isterim hem de tespihe göre ortam oluşturmayı isterim. Taşıdığın tespih her ortama her duruma gitmez ya da tespih bana kendi ortamını getirir. Böyle düşünüyorum.

İdare Heyeti: Almak isteyip de alamadığınız bir tespih oldu mu?
İdris Ekinci: Almak isteyip de alamadığım değil, ama bende olup da çok az kimsede olan ya da kimsede olmayan bir tespihimin olmasını isterdim. Ama şöyle bir düşüncem yok. Allah’a şükür, yeryüzünde haşr olmak istediğim insanlardan ayrıcalıklı olmak istemem. Hatta etrafımızda sevaplarımızın da günahlarımızın da eşit olduğu insanlar olmalı diye düşünüyorum.

İdare Heyeti: Bir muhabbette veya sohbet meclisinde karşınızdaki kişinin tespih sahibi olması ya da tespih çekmesi sizin açınızdan o insana ne katar?
İdris Ekinci: Bu benim dikkatimi çeker. Hiç tanımasam bile bir sıcaklık duyarım. Onunla konuşmayı ve tespihine göz gezdirmeyi arzu ederim. Buradan belki bir yol bulup birlikte yürünebilir mi, sorusunun cevabını ararım.

İdare Heyeti: Tespih ne değildir?
İdris Ekinci: Tespih bir gösteriş değildir. Gösterişse tespih değildir bence. Mesela, ben altından bir tespih istemem. Sadece maddi açıdan değerli düşünebilirim onu. Tespih nazarı ile bakmam ona.

İdare Heyeti: Amerikalının elinde tespih olabilir mi ya da bir tespih Amerikalı olabilir mi?
İdris Ekinci: Yazık olur tespihe. Amerikalıdan kasıt Amerika’da doğmuş, nüfusu Amerika’ya kayıtlı olan insanı kastetmiyoruz tabii ki. Ama Amerikalı olmaktan bahsediyorsak, Amerikalı olmak hiçbir şey olmaya eşittir. Tespih o kadar anlamsız, manasız, boş bir şey değildi ve olmamalı. Teşekkür ediyorum, çok güzel sorulardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.