13 Ekim 2016 Perşembe

Adnan - Atilla Doğan

(Karanfil Fanzin'in 21. sayısında yayınlanmıştır.)

Bu oyunu  herkes düz bir yerde oynar, ama o düzlükte hep kaybetti. Kazanması lazım, nasıl veya nerede olduğunun da bir önemi yok.
Hasanın ona güvenip de tüm parasını harcaması ve ardından buldukları ilk rakiple oynayıp hepsini kaybetmeleri geliyor da aklına, felaket!
Ama bu sefer olacak gibi; çünkü rakip şişman, üstelik küfür etmeyi bile bilmez. Öte yandan kendisi akıllı ve ortağı(şişman ortaklıktan habersiz) Yunus da çok cesur. Hem onlar iki kişi yenilseler bile dövüp alırlar elinden. Uysal bir çocuktur ama kavgadan kaçmayacağını da herkes bilir. Yunus zaten deli haliyle bu kavgada dayak yeme ihtimalleri yok. Yine de buna cesaret edemez çünkü; babası bilye için kavga ettiğini öğrenirse bir daha asla oynayamaz. Kavga ihtimali zayıflasa da kabul eder...

Şimdi düşünmesi gereken nerede oynayacakları ve yanına ne kadar bilye alacağı (her oyunda rakibe söylemediği fazladan 5 bilye güvendiği bir arkadaşında durur)
İlk teklif ondan geldi.

-Yüz bilyemiz var yanımıza  yirmişer tane alalım yenilirsek de yarıdan fazlası bizde kalsın.
-Olmaz Adnan, şişko  tüm bilyeleriyle oynayacak iki yüz tane varmış.
-Yalandır.
-Yirmi tane evde bırak gerisini getir, hepsiyle oynayacaz deriz yenilirsek ben o yirmi taneyle tekrar kazanırım.
-Ama o yirmiye dokunmak yok.
-Tamam.
-Peki nerde oynayacaz.
-Şişman evine çağırıyo önü dümdüz. Olmadı par var ora da güzel.

Düz olması onun için felaket, park desen hem düz hem de bir sürü çocuk var kesinlikle karışırlar oyuna ve o bunu asla istemiyor.. İki olasılığı da reddetmeli ve aynı hızla yeni bir yer bulmalı yoksa yine yenilecek. Aklına gelen ilk ve tek yer kendi evinin önün tabii çünkü orası düz değil üstelik tüm eğim ve taşların yerini ezbere biliyor. Ama büyük bir sorun var, annesi tanımadığı çocukları eve getirmesine çok kızıyor ve yasak. Bu yasağı bir şekilde aşmalı, çünkü işin ucunda iki yüz bilye var.

-Olmaz, annem o mahalleye izin vermiyo parkta da herkes işime karışıyo, bizim evde oynayalım.
-Sizin ora taşlı.
-Napıyım, yoksa gelmem.
-Tamam ben okuldan sonra size getirecem şişkoyu.
-Tamam.

 Yunus her anlaşmayı kabul eder ama hiç birine uymaz. Adnan bunun farkında bu yüzden yenilirse tüm bilyelerin gideceğini biliyor. Ama daha önemlisi annesinin ikna etmeli. Eve gidince de ilk işi bunun için uğraşmak oldu tabii. Sonuç olarak sadece üç kişi ve sessizce oynamak şartıyla izni kopardı. Ardından bilyeleri sayıp Yunus’la şişkoyu beklemeye başladı. Şişko elinde bir poşetle geldi ve yerin düz olmamasından  şikayetçi olmadı. Adnan bu durumdan hoşnut tabii.

Oyun başladı ilk el onluk oynayacaklardı bu oyun tarzı çocukların oluşturduğu adaletsiz bir düzenle dönüyordu. İlk olarak oyunun kaçlık olacağı kararlaştırılır örneğin onluksa her oyuncu yere on düz bilye değerinde bilye koyar, bu değerler bilyenin gösterişine ve nadirliğine göre değişir. Diziliş sırası yine bu değerlere göre değerliden değersize doğru gider. Daha sonra bilyelerin olduğu yerin paralelinde iki metre civarı uzaklığa bir çizgi çekilir ve bilyelerin arkasından bu çizgiye en yakın atış yapan bilyelere ilk atışı yapar.
(Bu aşama Adnan için çok önemli çünkü şişko bilmese de Yunusla ortaklar ve her el fazla bilye dizip fazla atış yapacaklar, bu atışlar ilk iki sırada olursa kazanma şansları daha yüksek) Çizgiden yapılan ilk atışta bilye vurmak kadar hangi bilyeyi vurduğunun da önemi var örneğin en baştaki değerli bilyeyi vuran hepsini toplar ikinciyi vuran ikiden itibaren toplar.

Oyun ilerlerken Adnan kâra geçtiklerinin ve iyi gittiklerinin farkında, zaten oyun en az bir tarafın bilyeleri bitene kadar devam etmek zorunda. Bu yüzden uğurları kaçmadan bahisleri yükseltmeli üç kişilik oyunda iki kişinin istemesi bahsin yükselmesi ya da düşmesi için yeterli. Bu yüzden Adnan hangi bahsi sunsa kabul ediliyor. Oyun ilerlerken mahalledeki misafir çocuklar ve diğerleri etraflarına iyiden iyiye toplanıyor ve oyuna dahil olmak istiyorlar. Bunun kararı yine Adnan da çünkü onun evinin önü. Ve oyuna girmelerini kabul ediyor çünkü planı tuttu ve bu taşlı yerde bi hayli iyi oynuyor. Oyun iyiden iyiye turnuvaya dönüşürken Adnan’ın anne korkusu ve bahis kontrolünü kaybetmesi kârın bi kısmını kaybetmesine sebep oluyor ama ziyanı yok o hâlâ oyunun yıldız ve bilyeleri bi hayli arttı, hem şişkoyu hem de diğer çocukları yeniyorlar. Ama oyun devam ederse kaybedeceklerinin farkında çünkü; rakip çoğaldı ve bu yüzden bahis kontrolden çıktı, atışta ilk iki sırayı almak zorlaştı ve çocuklar bi hayli hırslı. Bu durumdan kurtulması lazım kârın giderek azalmasına göz yumamaz bu oyunun bi an önce bitmesi lazım diye düşünürken oyun boyunca sessiz oynayın annem kızar dediği çocuklarla bağırarak konuşmaya başlar, onun yaptığına ilk katılan Yunus olur ve bi kaç el geçmeden şişko dışında tüm çocuklar bağırarak konuşmaya başlar. Ve Adnan’ın beklediği şey nihayet olur, güzel müstakil evlerinin plastik balkon kapısı açılır ve annesi kızgın bir ifadeyle çocukları oradan kovar kimse itiraz etmediği  gibi koşarak giderler tabii şişko en geride. Günün sonunda dört yüz  bilyeleri oldu.

Bir daha başkasının  düzlüğünde oynamak yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.