6 Ağustos 2016 Cumartesi

Bir Gün Bir Gece - Atilla Doğan

(Karanfil Fanzin'in 20. sayısında yayınlanmıştır.)

Neden bu kalabalığın içine girdiğini bile bilmiyordu. Sadece yediği ağır yemekleri sindirmek ve bir sigara tellendirmek için çıkmıştı caddeye. Başta sadece onlarla yürüyor ve saçları küt kesilmiş beyaz tenli kızla arada göz göze geliyordu. Zaten bu yapılanların kimseye zararı da yoktu.

Cadde bitip meydana ulaştıklarındaysa durdular ve güzel yüzlü bir adam içten bir gülümsemeyle yaklaşarak eline bir bayrak tutuşturdu. Doğru düzgün kontrol bile etmeden kabul etti bu bayrağın üzerinde anlam veremediği hoş simgeler vardı. Bu kadar iyi kalpli insan toplanmış yanlış bir şey yapıyor olamazdı ya. Hoş nakaratlı sloganlar atıyorlardı, herkes birbirine gülümsüyordu ve mutlulardı. Eve dönmek, yarım bıraktığı şarkıya dönmek aklına bile gelmiyordu o sıralar, zaten ritmi değişmiş kalbi de bunu istemiyordu.

Çok güzel bir öğlen geçiriyordu ve iyice rahatlamıştı. O sırada yol boyunca aklında olan ama cesaret edemediği şeyi yapmaya karar aldı, kızla konuşacaktı. Tedirgin adımlarla yaklaştı kız onun farkında bile değildi henüz. Neredeyse omuzları birbirine değecek kadar yakınken dilinde hâlâ o güzel nakaratlı sloganlar vardı. Bir yandan da ne söyleyeceğini düşünüyordu, zaten bu söyleyecekleri daha sonra konuşmak istediklerine başlamak içindi sadece. Sonunda cesaretini topladı ve seslendi “ ne kadar güzel sloganlar değil mi? “ Kız döndü ve gülümseyerek “ evet daha önce bu kadar güzel şeyler duymamıştım. ”diye cevapladı. Kızın da kendisiyle aynı fikirde olması onu çok mutlu etti. Ve saatlerce konuştular, yeni sloganlar öğrendiler, yeni bayraklar taşıdılar ve yeni arkadaşlar edindiler. İyiden iyiye kalabalık bir sohbet oluştu. Bu ortamda zamanın nasıl geçtiğini anlamdı akşamüstü olmuştu bile ama sohbetler tüm hızıyla ilerliyordu. Ve aklında bir soru belirdi: “Biz neden buradayız? ” Bu soru için biraz bekledi ve sessizliğin olduğu bir anda sordu. “Biz neden buradayız?” Bazıları biz geldiğimizde sen buradaydın, bazılarıysa sadece bilmiyorum dedi. Ama çoğunluk “bu kadar insan yanlış yapacak halimiz yok ya”  diye cevapladı. Cevapların üstüne fazla düşünmese de aklına yatmıştı.

Akşam olduğunu fark ettiğinde bacaklarındaki ağrılar ve açlık hissi onu eve döndürmek istiyordu. Ama Arkadaş olmadan gitmeyecekti. Seslendi “Arkadaş gidelim mi artık?” Kız razı bir ifadeyle kabul etti ve yola koyuldular. Evin nerede sorusunu sormak zor olmadı ve cevabı da mutlu ediciydi, aynı sokakta oturuyorlardı. Yürüdüler…

Ve sokağın başında o felaket gözlerinin önüne dikildi. Evleri birbirine bitişik sokak alev alev yanıyordu. O an hatırladığı şey üzüntüsü binlerce kat arttırarak onu ağlattı. Biraz toparlanıp yanına baktığındaysa kızı göremedi, küle dönmüş sokakta insanların arasından sıyrılarak bir o yana bir bu yana koştu. Arkadaş’ı arıyordu ama nafile bulamadı o gece. Sabah olduğundaysa “şu gençte kardeşini kurtarırken ölmüş ”diyen adamları duydu ve yaklaşıp dikkatle inceledi kalabalığı. Arkadaşını bulmuştu sonunda, yüzüne baktı, cesedi bile güzeldi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.