11 Mayıs 2016 Çarşamba

Rönesans - Mızrap Güleç

(Karanfil Fanzin'in 19. sayısında yayınlanmıştır.)

Batının en büyük zaferi:  Rönesans... İhtilallerin, yüz yıl savaşlarının, devrimlerin ayrı ayrı en nadide taraflarında ki kumaşlardan en önce kendine biçtiği ve diktiği gömlek... Çok şık, çok dehşetli bir gömlek: Rönesans! Ve tabi sonra dünyanın her coğrafyasına ve kültürüne göre model olarak dikeceği ve zorla giydirmeye çalışacağı gömlekler; rönesanscıklar. Dünya yüz elli yıldır bazen zorla bazen özenerek batının Rönesans’ını yaşıyor. Onlar gibi yapıyoruz dünyanın geri kalan her yerinde. İhtilaller yapıyoruz, devrimler yapmaya kalkışıyoruz, uzun yıllar birbirimizle savaşıyoruz. Onlar gibi giyiniyor, onların dilini öğrenmeye çalışıyoruz. Koca koca binalar yapıyor, sokaklarımıza zift ve beton döküyoruz. Şu yüz elli yıldır batının tarihini kendi defterlerimize temize çekiyoruz.

Batılılar bize bakmıyor değil ve bakın alkışlıyorlar da,  bakın bakın nasıl da alkışlıyorlar. Şimdi sıra sanki birer birer Rönesanslarınızın ilanına geldi diyorlar. İşte tam olarak bu noktada kafamız karışıyor, nasıl ilan edeceğiz Rönesans’ı. Hakikaten onların muasır medeniyetine ulaşabildik mi? Hakikaten Rönesans’a dayandı mı tarihimiz? Saçmalamayalım, tabi ki o gömlek yine bize kısa ve dar gelecek. Çünkü batıcıların söylemiyle kısa ve dar görüşlüyüz hala. Bence artık vazgeçelim bu Rönesans oyunundan. Bizden batılı falan olmuyor işte olmayacak da. Hem bizim medeniyetimizin kökleri çok zengin, artık oradan bir filiz verelim kendimize. Batılılarınkini değil, artık kendi tarihimizi defterlerimize temize çekelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.